23 Haziran 2021 Çarşamba

BİN YIL ÖNCE HAÇLILAR BİN YIL SONRA CİHATÇILAR



Yaklaşık bin yıl önce 1096 yılında neredeyse o zamanın tüm Avrupa ülkelerinden papalığın emri ile -din adına- Kudüs’ü fethetmek üzere binlerce haçlı savaşçısı yollara düşer.
O tarihten yaklaşık bin yıl sonra yine neredeyse tüm Avrupa ülkelerinden ayrıca Afrika ve daha dünyanın bir çok ülkesinden aynı iddia ile – Din adına- Müslümanların yaşadığı belirli başlı şehirleri fethetmek için (en başta SURİYE) yollara düşen cihatçı, terörist, eli kanlı katiller arasında nüans farkı mevcuttur.
Haçlılar sadece Müslümanlara karşı savaşmadılar, aralarında Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin ve diğer kadim Ortadoğu halklarına karşı da savaştılar, binlerce insanı katlettiler-kıyımdan geçirdiler.
Günümüzün katilleri cihatçılar da aynı şekliyle kendilerinden olmayana yaşam hakkı tanımıyorlar, Suriye de, Irak da ve Afrika ile Asya’nın farklı coğrafyalarında Hristiyanları, Alevileri ,kürtler,ezidiler, Süryaniler ve hatta sünni inanışına mensup insanları dahi gözlerini kırpmadan asıyorlar, kesiyor, doğruyor , yakıyorlar ve çarmıha geçiriyorlar.
Yüzyıllar öncesinin katliamlarına tanık olan kentler yine yeni katliamlarla karşı karşıya kaldılar-kalıyorlar. Zamanın tarihçisi ibni-cübeyr in deyimiyle ‘’şam’ı ayın etrafındaki hale gibi çevreleyen zengin ‘GUTA’ vadisi tam harabeye döner’’
Aradan yaklaşık bin yıl geçecek yine GUTA yı harabeye çeviren cihatçı katil sürüsü şam’ı kuşatmaya alacak ve yine başaramayacaklar.
Bu günler de cihatçıların mesken tuttuğu ve cephe gerisi olarak kentleri haline gelen-getirilen ‘’ANTAKYA’’şehri 1098 yılında haçlıların gelişiyle büyük bir kıyım başlamıştı ..
Günümüz Suriye’sinin Hama kentinde cihatçıların onlarca katliam ve kıyım yaptığı bölge de yer alan ‘maarra’ da ise haçlılar bağnazlık, katliam ve kıyım ile yetinmezler. FRENK tarihçi şunları söylemiştir
’’maarra da yetişkin dinsizleri kazanlar da kaynatıyor çocukları ise şiş e geçiriyor ve kızartıp yiyorlardı’’
Belki de bu nedenle günümüze kadar gelen tüm arap destanlarında bu nedenle frenkler hep insan yiyen kişiler olarak betimlenecektir.
Yine frenk tarihçi Albert d aix in şu cümlesi dehşet düzeyindedir. ‘’Bizimkiler sadece öldürülmüş Müslümanları değil köpekleri bile hiç iğrenmeden yiyorlardı’’
Günümüz de cihatçıların kalp söküp çiğ çiğ yemeye çalışan katilini , çocukların boğazlarını kesen katili , hayvanlara tecavüz edeni , diri diri insan yakan a da tanık olduk.
Acımasızca kafa kestikleri yüzlerce belki binlerce alevi ve Hristiyan inancına mensup insanların kıyımına tanık olduk, Ezidi kadınlara tecavüz edip köle olarak sattıklarına da tanık oldu bu coğrafya; hem de bin yıl önce yapılanın aynısı.. tıpkı benzeri olmasa da …
Her iki katil sürüsü ne kadar da birbirlerine benziyorlar.??
Bu günün kendine Müslümanım diyen ülkelerin bir kısmının bu cihat denilen insani dışılığı bir yandan besleyip büyütürken- özünde dinine ihanet ederken-geçmişten çok da farklı davranılmamaktadır.
Bin yıl öncesinin Müslüman ülkeleri olarak bilinen o dönemin Halep emirliği, şam emirliği ve diğer irili ufaklı başka devletler de haçlıların Müslümanları katletmesine göz yummuş hatta desteklemiştir, kimi emirlikler bu katliamlara bizzat askerleriyle katılmıştı -ne kadar da tanıdık geliyor-
İnsan a, kültür e , sanat a, bilim e aynı mesafe de karşı duran cihatçılar ile haçlılar arasında özünde hiçbir fark yoktur.
Günümüz LÜBNAN sınırları içerisin de olan Trablus(gözü pek denizciler ve alim kadılar kenti)kentinin direnişi iki bin gün sürdükten sonra düşer ve ardından kuyumcular(sanat ile uğraşanlar) ve kütüphaneler haçlılar tarafından yağmalanır sonra da ‘’kafir’’ kitaplar yok olsun diye yakılır..
Daha birkaç gün önce ışid in musul kütüphanelerinin ve müzelerinin nasıl yakılıp yıkıldığına tüm dünya tanık oldu..
Suriye de işid,el nusra ve diğer (ılımlı muhalif diye sunulan gruplar dahil) hepsi üniversiteleri yağmaladılar , kitapları yaktılar, bilim için kullanılan aletleri kırıp paramparça ettiler, sanat eserlerine saldırdılar
Binlerce yıldır insanlığın ortak mirası olan heykelleri ve diğer tarihi yapıları ya paramparça ettiler ve ya batılı oligarklara sattılar.
Günümüzün cihatçıları zamanın haçlıları gibi eğitim kurumlarına, müzisyenlere, sanatçılara ve müzik aletlerine acımasızca saldırdılar
Aralarında yaşadıkları tarih dışında hiçbir fark yoktu…!
Haçlılar aynı dönem de Konstantinapol (İstanbul)a da saldırdılar, yağmaladılar, tarihçilere göre nisan 1204 te bir hafta kadar süren bir çatışmanın ardından kent istila edilir ve üç gün boyunca yağma ve kırım serbest bırakılır . ikonalar, heykeller, kitaplar, yunan ve Bizans uygarlığının tanığı olan sayısız sanat eseri çalınır veya tahrip edilir tabi binlerce kent sakini de kılıçlardan geçirilir.
cihatçılar ve haçlılar..
Aralarında yaşadıkları tarih dışında hiçbir fark yoktu…!
Musullu bir tarihçi Konstantinapol katliamına ilişkin şunları der
‘’şehrin ileri gelenlerinden bazıları Ayasofya ya sığındılar, frenkler peşlerindeydi o zaman bir gurup rahip ve keşiş ellerinde haçlar ve inciller olduğu hal de saldırganlardan canlarını bağışlamalarını isterler ama frenkler onları yakar ve dualarına hiç kulak vermeden hepsini katlettikten sonra kiliseyi yağmalarlar’’
Günümüz de yağmaladıkları kilise havra ve caminin haddi hesabı yok, 4 yıldır yüzlerce örneğine tanık olduk…
Yaşananlarının tümünü elbet tarihçiler yazıya aktaracaktır..
Kan gölü deyiminin eksik kaldığı bu coğrafya da insanlık tarihi boyunca acılar dinmedi
Küçük bir örnek olarak yazdığım bu yazı dan da anlaşılacağı gibi haçlılar ile cihatçılar arasında insanı şaşırtacak kadar bir çok benzerliğe sahiptir…

Bin yıl önce nasıl haçlılar bu bölgeyi teslim alamadılarsa bin yıl sonra da teslim alamayacaklar.
sanat, bilim, kültür ve insan elbet kazanacaktır.


2015 JIYAN.ORG


Hiç yorum yok: